13 Ekim 2008

Dönüşüm muhteşem oldu..:))




Nasıl anlatsam, nereden başlasam diye düşünüyorum bir süredir..Uzun bir ara verdikten sonra dönmek pek kolay olmuyor. Size anlatmak istediğim çok güzel bir film ve çok güzel bir mekan var..

Öncelikle filmi anlatmak istiyorum, orjinal adı The Pursuit of Happyness Türkçesine "Mutluluğun Peşinde" diyebiliriz sanırım. Gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkılarak yapılan filmin başrolünde Will Smith var. Genelde Will Smith denince benim aklıma komik ve eğlenceli filmler gelir-di. Bu film öyle değil. Will Smith küçük oğlu ile hayatta kalabilmek için zorlu ve acımasız bir savaş veriyor. Filmin en hoşuma giden tarafı yaşamak için çalmaya, ahlaksızlığa ya da zorbalığa başvurmuyor. Alınteri ile çalışıyor, didiniyor, emek harcıyor,oradan oraya koşturuyor ama bozulmuyor. Çok içten,duygusal ve samimi bir hikaye..Romantizm yok, aşk yok, kadın yok, bir adamın gerçek hayat hikayesi var..Bir baba ve 5-6 yaşlarında bir oğul.hepsi bu. Hiç sıkmadan, sonunu merak ederek ve bütün kalbinizle mutlu olmalarını isteyerek izleyeceğiniz bir film.

İstanbul'da güzel şeyler de oluyor !
İkincisi, İstanbul'da olmasından gurur duyduğum bir yer. Yabancı misafirlerinizi övünerek ve gönül rahatlığı ile götürebilirsiniz. İstanbul Modern Sanat Müzesi'nden bahsediyorum. Hiçbirimiz maalesef sanatla içiçe büyütülmedik. Eğitim sistemimizde insanları sanata ısındıran, yaklaştıran bir olgu yok. Ama ne kadar uzak olsakta, sanat eserlerinden pek anlamasakta elimizdeki imkanları değerlendirirek kendimizi biraz şımartabiliriz diye düşünüyorum. Kendi bildiğimiz ve keyif aldığımız şekilde sanata yaklaşabiliriz.

Ben gittiğimde içinde bir resim ve bir fotoğraf sergisi vardı. Özellikle Mehmet Güleryüz'ün resimleri gerçekten harikaydı. Evimde, ofisimde kafamı kaldırdığımda bu resimleri görmeyi çok isterdim doğrusu..Güzel bir resim ve fotoğraf sergisini gezdikten sonra İstanbul Modern'nin harika İstanbul manzarasına sahip restoranında oturup en azından birşeyler içmelisiniz. Şahane bir İstanbul manzarası, deniz hemen önünüzde, Karaköy ve Eminönü'ne gidip gelen vapurların düdük sesleri arasında nefes almak gerçekten insanı mutlu ediyor.Mutlaka vakit ayırın, Fındıklı'daki bu gerçekten modern(!) müzeyi gezin; denize karşı bir kaç kadeh için ve İstanbul'u dinleyin..

Benim bir sonraki hedefim Sakıp Sabancı Müzesi'ndeki Salvador Dali sergisi olacak..size oradan da gözlemlerimi aktaracağım elbette..

Hiç yorum yok: