Ben de Digiturk sayesinde LOST fanatiği oldum ve her defasında aynı bölümleri tekrar tekrar izleyip duruyorum. Son iki senedir Lost'u seyrettiğim için Sawyer'ı çoook önceden keşfettiğimi de belirtmeliyim.
Algida Magnum reklamı için Sawyer'ı - biliyorum gerçek adı Josh Holloway- Türkiye'ye getirdiğinde medya için gerçekten iyi bir malzeme oldu. Daha önce Lost'u duymayan varsa artık kalmamıştır heralde. Tüm kanallar, hatta ana haber bültenleri bundan bahsetti, basın toplantısını gösterdi. Hem Lost hem de Sawyer için PR anlamında başarılı olduğunu kabul etmek gerek. Çünkü tüm haberlerde "bir dondurma markasının reklamında oynamak üzere" İstanbul'a geldiğini söyleyip durdular.
Öte yandan anladığım kadarı ile Magnum özellikle özgür ruhlu, kendine güvenen, bakımlı ve çalışan kadınları hedefliyor. Üstelik dondurma yemekten öte dondurma ile kendilerini tatmin eden kadınlar..(mutlu olmak için yiyen mutsuz kadınlar)
Reklam filminde de alışverişten dönen, elleri kolları çantalarla dolu bir kadının Magnum için neler yapabileceğini görüyoruz. Ben bu reklamı pek beğenmedim, üstelik "kadınları Magnum yemeye ikna edebilecek" harekete geçirecek bir yönünü de bulamadım.
Sawyer gibi bir malzeme varken neden bu adamı siyah takım elbise içinde görmek zorundayız? Reklamın tekrar tekrar izlenmesini sağlamak için Sawyer'in sadece gömleğini çıkarması yeterdi. Reklam kendini tekrar izlettirmek için bir hoşluk vermiyor. Sawyer'ın o meşhur saçlarını arkaya atması bile yok. Hınzır gülüşü yakalamak için çok dikkatli takip etmeniz gerekiyor. Oysa Sawyer bir deniz kenarında bir Magnum dondurmayı yeseydi çok daha izlenir olmaz mıydı?
Başroldeki kadın kahramanımız keşke bizden biri, bir Türk olsaydı..Eğer bu film sadece Türkiye pazarı için yapılıyorsa bu kadının bizim tanıdığımız, beğendiğimiz bir kadın olması daha etkili olurdu. Benim aklıma gelen Şebnem Dönmez oldu mesela..güzel, genç, başarılı, kararlı ve Sawyer'ı alt edebilecek kadar zeki...böylece reklam biraz daha inandırıc olabilir ve kendimizi "o kadının" yerine koyabilirdik.
Sonuç olarak ben bu kadar büyük bütçe ile yapılan bu reklam ve pr çalışmasının Magnum'dan çok Sawyer'a yaradığını düşünüyorum. Dondurma sever biri olarak beni Magnum yemeye ikna etmediğini de üzülerek söylemeliyim, ha belki hedef kitle değilimdir o ayrı :)
Magnum zaten ülkemizde tanınan ve bilinen bir marka.. Tam dondurma mevsiminin geldiği bu günlerde marka bilinirliği için değil satışlarını artırmak için bu reklamı yaptıklarını sanıyorum. Yine de emeği geçenlerin eline sağlık, çok yorulduklarından eminim. Ama söylemeden geçemeyeceğim; bizim reklam yazarlarımız çok daha yaratıcı, esprili, sadece Sawyer'ı değil reklamın hikayesini de konuşturabilecek daha güzel bir senaryo yapabilirler(di).
Algida Magnum reklamı için Sawyer'ı - biliyorum gerçek adı Josh Holloway- Türkiye'ye getirdiğinde medya için gerçekten iyi bir malzeme oldu. Daha önce Lost'u duymayan varsa artık kalmamıştır heralde. Tüm kanallar, hatta ana haber bültenleri bundan bahsetti, basın toplantısını gösterdi. Hem Lost hem de Sawyer için PR anlamında başarılı olduğunu kabul etmek gerek. Çünkü tüm haberlerde "bir dondurma markasının reklamında oynamak üzere" İstanbul'a geldiğini söyleyip durdular.
Öte yandan anladığım kadarı ile Magnum özellikle özgür ruhlu, kendine güvenen, bakımlı ve çalışan kadınları hedefliyor. Üstelik dondurma yemekten öte dondurma ile kendilerini tatmin eden kadınlar..(mutlu olmak için yiyen mutsuz kadınlar)
Reklam filminde de alışverişten dönen, elleri kolları çantalarla dolu bir kadının Magnum için neler yapabileceğini görüyoruz. Ben bu reklamı pek beğenmedim, üstelik "kadınları Magnum yemeye ikna edebilecek" harekete geçirecek bir yönünü de bulamadım.
Sawyer gibi bir malzeme varken neden bu adamı siyah takım elbise içinde görmek zorundayız? Reklamın tekrar tekrar izlenmesini sağlamak için Sawyer'in sadece gömleğini çıkarması yeterdi. Reklam kendini tekrar izlettirmek için bir hoşluk vermiyor. Sawyer'ın o meşhur saçlarını arkaya atması bile yok. Hınzır gülüşü yakalamak için çok dikkatli takip etmeniz gerekiyor. Oysa Sawyer bir deniz kenarında bir Magnum dondurmayı yeseydi çok daha izlenir olmaz mıydı?
Başroldeki kadın kahramanımız keşke bizden biri, bir Türk olsaydı..Eğer bu film sadece Türkiye pazarı için yapılıyorsa bu kadının bizim tanıdığımız, beğendiğimiz bir kadın olması daha etkili olurdu. Benim aklıma gelen Şebnem Dönmez oldu mesela..güzel, genç, başarılı, kararlı ve Sawyer'ı alt edebilecek kadar zeki...böylece reklam biraz daha inandırıc olabilir ve kendimizi "o kadının" yerine koyabilirdik.
Sonuç olarak ben bu kadar büyük bütçe ile yapılan bu reklam ve pr çalışmasının Magnum'dan çok Sawyer'a yaradığını düşünüyorum. Dondurma sever biri olarak beni Magnum yemeye ikna etmediğini de üzülerek söylemeliyim, ha belki hedef kitle değilimdir o ayrı :)
Magnum zaten ülkemizde tanınan ve bilinen bir marka.. Tam dondurma mevsiminin geldiği bu günlerde marka bilinirliği için değil satışlarını artırmak için bu reklamı yaptıklarını sanıyorum. Yine de emeği geçenlerin eline sağlık, çok yorulduklarından eminim. Ama söylemeden geçemeyeceğim; bizim reklam yazarlarımız çok daha yaratıcı, esprili, sadece Sawyer'ı değil reklamın hikayesini de konuşturabilecek daha güzel bir senaryo yapabilirler(di).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder