30 Mayıs 2008

Siz siz olun işini iyi yapmayan firmalara prim vermeyin !


Maalesef hep başımızdan geçen iyi şeyleri anlatmayacağım, bu defa da gerçekten bana fenalık getiren bir "promosyoncu" hakkında yaşadıklarımı anlatmak istiyorum.

Türkiye'de özellikle promosyon sektöründe binlerce şirket var. İşim gereği bugüne kadar şapkadan, araba kokusuna, oto güneşlikten cam bardaklara kadar çok çeşitli promosyon malzemeleri yaptırdım. Promosyon yaptırma aşamasında iseniz ilk önce farklı firmalardan numune toplamanız ve fiyat & kalite karşılaştırması yapmanız gerekir. Numuneleri incelersiniz, ihtiyacınıza en uygun ürünü ve modeli seçersiniz, fiyat konusunda anlaşırsınız ve siparişinizi verirsiniz.

Anladığım kadarı ile promosyon firmalarının en büyük problemi "numune göndermek." Birçoğu numune göndermeden, katalogdan ya da internet üzerinden seçim yapmanızı bekliyor..? Bu şekilde sipariş verebilen firmalar var mı bilemiyorum ama ürünü elinize almadan, sağını soluna bakıp kalitesini görmeden sipariş verebilen bir profesyonel hayal edemiyorum.

Size numune göndermeyi kabul eden şirketler için ikinci problem bu defa "kargo bedelini kimin ödeyeceği" oluyor. Örneğin, 5,000 adet kupa-fincan yaptıracaksınız ve promosyon firmasından örnekler istediniz. Bu işin toplam maliyeti nereden baksanız en az 5,000 ytl civarında olacak. Ama üretimi yapacak olan firma gönderdiği numune ürünleri ödemeli olarak size gönderirse ne düşünürsünüz? Kargo bedeli en fazla 30 ytl bilemediniz 40 ytl olacak..

Firmanın gönderdiği promosyon malzemelerini beğenmeyeceksiniz, ama bu ürünleri "incelemek" için 40 ytl kargo ücretini siz ödeyeceksiniz, e tabii alınan numunelerin iadesi de var. İade için de kargoya bir 40 ytl daha ödeyeceksiniz. Bunu "potansiyel" bir müşteriden beklemek ve istemek ne kadar mantıklı ???

Sonuç olarak bunları neden yazıyorum? Maalesef 5,000 adet buzdolabı magnetini uygun fiyata, bir hafta içinde üretebilecek, sistemli ve müşteri ilişkileri yeterince iyi bir firma bulamadık da ondan..!

Ben "potansiyel müşteri" kendi ayakları ile kapısına geldiğinde "hoşgeldiniz" diyen, yaptığı işi en iyi daha önceki işlerin numunelerinin anlatacağını bilerek hiç sorun etmeden ve ikiletmeden numunelerini size gönderen, "ödeme gelmezse ürünleri teslim etmeyiz" gibi bir cümleyi ilk görüşmenin 5.dakikasında söylemeyen, telefonda sizi bekletmeyen, siz telefonda beklerken sakız çiğnemeyen, çalışma arkadaşlarına "ablacım baksana gelmiş mi" demeyen insanların çalıştığı, ürünlerinizin düzgün ve hasar görmeden size teslimini sağlayan ve bundan emin olmak isteyen gerçekten işini hakkı ile yapan ve hakkı ile para kazanan promosyoncular arıyorum.

Ha ben bütün bunları niye yazdım, aslında çok basit, kısa ve öz bir cümle ile anlatabilirdim. Buzdolabı magneti yaptırmak isterseniz magnetci.com (212 613 50 81) ile çalışmayın yeter !

29 Mayıs 2008

Bu dergiyi açken okumayın !




Bugünlerde birazda işlerim gereği piyasada ne kadar gezi, eğlence, gece hayatı vb dergi varsa hepsini incelemek durumunda kaldım. Bu nedenle yazdığım yazıların kaynağını da bu dergiler ve kitaplar oluşturuyor.

Bu defa size bahsedeceğim yeni bir dergi La Cucina Italiana...İtalya'nın bir numaralı yemek dergisi Haziran sayısı ile ilk kez Türkiye'de satışa sunulmuş. Dergi ne çok kalın ne çok ince. Bana göre tam olması gereken ölçülerde. İçinde gereksiz reklamlar ve her sayı tekrarlanan alıntı çeviriler yok. En az 35-40 adet farklı ama kolay yemek tarifi var..Hepsi resimleri ile beraber oldukça açık ve net açıklanmış. Kullanılan malzemeler bol bol sebze ve peynir çeşitlerinden oluşuyor.

Ben bir öğlen molası sırasında bu dergiyi okudum ve "Bir İtalyan Efsanesi:Makarna" sayfalarında dakikalar geçirdim. Makarna çeşitleri ve tavsiye edilen pişirme tarifleri ile en çok bu sayfalar hoşuma gitti. Hepsi çok kolay ve evde yapabileceğiniz tariflerdi. Bu sayfalarda en az 10 adet farklı makarna tarifi bulabilirsiniz.


Elbette bir İtalyan dergisinde olması gereken bilgilendirici sayfalar da mevcut. Parmesan peyniri hakkında bilmek istediğiniz tüm detaylar iki sayfada uzun uzun anlatılmış. Öte yandan benim için en romantik şehir olan Roma'da çok keyifli bir şekilde tanıtılıyor. Gezilecek yerler, tavsiye edilen lokantalar ve oteller hakkında verilen özet bilgiler gayet hoş görünüyor. Ben bu Roma sayfalarını gelecek güzel günler için saklamayı düşünüyorum :)


Artık alıştığımız ve her sayısında aynı şeyleri tekrarlayan yemek dergileri yerine dünya mutfaklarını öğrenmek isterseniz ben size La Cucina Italiana'yı bir görün derim. Tabii bu derginin ilk sayısı olduğu için biraz fazla özen gösterilmiş olabilir, bundan sonraki sayılarda da aynı kaliteyi sürdürmeye kararlı olup olmadıklarını bekleyip göreceğiz.


Son söz olarak "İtalyanlarla" "İtalyan Mutfağı" hakkında çalışmak çok keyifli olsa gerek !..

28 Mayıs 2008

Hayatınızı kolaylaştırmak için Mobile Yellow Pages'i deneyin !


Geçtiğimiz kış bizzat başıma gelen gerçekten yaşanmış bir şey anlatmak istiyorum sizlere...Annem maalesef bu kış uzun süren bir rahatsızlık geçirdi ve yine uzuuuun bir süre evde istirahat etmesi gerekti. Ben de elimden geldiğince o'na bakmaya gayret ettim. Neyse, annemin evde yattığı ve pek iyi olmadığı bir Cumartesi günü o'nun tahlil sonuçlarını almak ve doktoru ile görüşmek üzere hastaneye gitmiştim. Hava inanılmaz soğuk ve o sabah lapa lapa kar yağmaya başladı. Hastanede geçen bir saatten sonra Bağdat caddesinde yağan karın da katkıları ile müthiş bir trafiğe yakalandım. Annem evde yatıyor, evde yemek yok, anneme gelirken ben sana "balık" getireceğim dedim,vs..vs..Saatler ilerledikçe ve ben arabada oturdukça annemi daha fazla bekletmemek için aklıma süper bir fikir geldi. Ben yoldayken restoranı arayıp sipariş versem, ben oraya gidene kadar "balıklar" pişirilse ve ben hiç beklemeden "balıkları" alıp anneciğime koşsam..) Balık alabileceğim yolumun üzerinde bir restoran var ama ben oranın telefon numarasını elbette bilmiyorum !

Pek kullanmamış olmama rağmen hadi göster kendini gprs diyerek hemen cep telefonumdan internete bağlandım. Yaptığım ilk iş google.com'a girmek oldu. Bir cep telefonundan Google'da bir balık restoranı aramak bu kadar zor, bu kadar yıpratıcı ve bu kadar uzuuuuun olabilirdi. Alakasız sitelere mi girmedim, saçma sapan numaralar mı bulmadım..bir de bu numaraları araba kullanırken aklımda tutmaya çalışmam gerekiyor orası ayrı..))

Sonuç olarak tabii ki aradığım restoranı bulamadım, balık siparişi veremedim, üstüne üstlük en az 30 dakikamı gprs'de harcadım (faturamı nasıl yansıdığını tahmin edin) eve gittiğimde saat 16:00 civarıydı ve annem aç bilaç beni bekliyordu...

İşte o zaman Mobile Yellow Pages'in hayatımı ne kadar kolaylaştıracağını ve ne işe yarayacağını anladığım gündür..İşte aynı işlemi Yellow Pages ile sadece 45 sn'de yapmak :
- cep telefonumdan internete girdim ve
http://www.yellowpages.com.tr/ adresine girdim.
- ekran cep telefonları için özel adapte edilmiş, sağ-sol-yukarı-aşağı tuşları ile oynamanıza gerek yok, bu en güzel özellik.
- balık restoranının adını yazdım ve ara dedim
- aradığım restoran tam karşımda, adresi ve telefonu var ama durun daha bitmedi
- üstüne tıkladığımda bu restoranın telefon numarasını tek tuşla "rehbere ekle" ya da "hemen ara" seçenekleri sunuluyor...yani telefon numarasını aklınızda tutmak ya da bir yere yazmaya çalışmak zorunda değilsiniz.

İşte bu yüzden ev veya ofis dışında ihtiyacınız olan bir numaraya ulaşmak için Mobile Yellow Pages'i deneyin diyorum. Aradığınızı bulmak çok kısa sürdüğü için faturanıza da çok az bir bedel yansıyacak.

Yellow Pages'in kullandığı bir slogan var, benim hoşuma gitti size de duyurmuş olayım. Aramayın;bulun !

27 Mayıs 2008

Lezzetli İstanbul


İstanbul'daki en iyi balık nerede yenir, en iyi köfteciler nerede, leziz yemekler yapan esnaf lokantalarının yanında "lüks" restoranlar hakkında özel bilgiler yani yemekle ilgili aklınıza gelebilecek her kategoride ve seçenekte en iyi alternatifler Mehmet Yaşin ve 8 kişilik bir jüri ekibi tarafından Lezzetli İstanbul kitabında toplanmış. Kitabı tamamen tesadüfen gördüm, çok yeni 2008 Nisan baskısı olduğu için de oldukça güncel bilgiler mevcut.

İstanbul'da Kadıköy'den Eminönü'ne, Bebek'den Bakırköy'e kadar tüm bölgelerde yiyebileceğiniz en iyi yemekler çok detaylı bilgilerle anlatılmış. Açıkçası bu tür konularda kişisel tercihlerin ve kişisel beğenilerin değiştiğini düşündüğüm için herkese pek kolay güvenmem ama işin başında Mehmet Yaşin, jüri ekibinin içinde de Ali Sirmen'in isimleri görünce ben bu kitapta anlatılanlara inandım.

Ee artık sırası ile bu kitaptaki lokantaları ve onların en meşhur yemeklerini tadmak gerek...Bu arada Ekin Yayın Grubu'nu da böyle bir kitaba aracılık ettiği için teşekkürler.